22 Mayıs 2015 Cuma

Zihin Müzemdeki Kelimeler

      Durup  durup  kendi kendime konuşuyorum.Ağzımdan uçan sözlerin bilinmezliğe  olan yolculuğu beni etkileyen.Bazen   bağırarak konuşuyorum -özellikle telefonda-  hele bir de karşıda can kulağı varsa dinleyen  heyecanlı heyecanlı anlatıyorum  rahatsız bakışlar altında . Bu bakışlar arttıkça  heyecanımı çiğnemeden yutup ,kısa ve basit cümleler kuruyorum başka birinin ağzıyla konuşurmuşcasına.Bazen de konuşmak istesem de susuyorum.Böyle zamanlarda bari yazarak içimi dökeyim diyorum ,duruyorum ama yazamıyorum.İşte bu zamanlarda yazamadığım o  kelimeler  birer birer birikiyor parmak uçlarımda.Dokunmayı,sarılmayı neden bu kadar çok seviyorum?İşte dokunduğum , sarıldığım her bir bedene parmak uçlarımda birikmiş o kelimeleri bırakıyorum ben.Bıraktığım  o kelimeler bazen rüzgarda savrulurken bir saç teline tutunuyor düşmemek için ,bazen de kendini bırakıp  toprağa karışıyor,  bazısı akan bir terle çıkıyor  bir yolcuğa , bir diğeri  banyoda suya karışıyor   bir kısmı da derinin altında bir yer buluyor kendine.Bana dokunan başkalarının kelimeleri de belki de benimle hala.. O zaman bu aralar bir arkeoloğa başvurmam gerek, tenimin altında yatan o kelimeleri ortaya çıkarması için*…
Zamanla derim kazılıyor her bir kelime teker teker çıkartılıyor..Çıkan kelimelerin hepsini görmek istemiyorum  ilkin sonra bazı kelimeler  buluyorum aralarından evet onları  yaralarıma sarıyorum ..Geriye kalan kelimeleri  olduğu gibi    değiştirmeden zihin müzemde sergiliyorum . Müzenin girişinde parmak izi alıyorum.Müzenin çıkışının nerede olduğunu ben de bilmiyorum.Bir ziyaretçi defteri koyuyorum ortasına.Müzeyi her ziyaret ettiğimde defteri okuyorum ,kim ne yazdı merak ediyorum bazen de sadece dokunuyorum o deftere bir arkadaşımın elleriyle yaptığı bir defter.Rengarenk bir örümcek , güneşin uzanan ışınları gibi bir ağ örmüş bir örümcek defterin kapağında duruyor..Meleğimden gelen  ‘’Örümcek bu ya            dizeleri yankılanıyor içimden…
                                                                  Topluluğu örüyor,
                    Masallarıyla,’’
            Kelime avcıları evet nasıl da unuttum onların varlığını.Çocukluğumda bulmacalardaki  kelime avını pek sevdiğim geliyor aklıma.Sonra biran  durup  kelime avcılarını  tekrar hatırlatıyorum kendime.Müze yolunda yürürken ayak izi bırakmamaya çalışıyorum ,  takip edildiğimi düşünüyorum  bazen sonra çıplak ayaklarımla toprak anayı öpüyorum** her bir adımda ve güveniyorum her bir canlıya ..Akışa güveniyorum…


     Durup durup kendi kendime konuşuyorum kelimelerin özgürce ağzımdan uçmasına izin vererek ,hikayeler ,masallar anlatıyorum yalnız  olmadığımı bilerek , bir can kulağıyla dinlenildiğimi bilerek 

*Küçük İskender'in benzer bir sözünden esinlendim.
**Walk as if you are kissing the Earth with your feet.” ― Thich Nhat Hanh

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder