Geçen Mayıs ayında masal geceleri düzenleme
üstüne çokça düşünüp eyleme geçemediğim
bir dönemde karşıma çıkan bir söz masal
yolculuğuma ivme kazandırmıştı.’’Bir tomurcuk için çiçek açma mevsimi geldiyse tomurcuk
kalmak çiçek açmaktan çok daha zordur’’**.Ben de blogdaki ilk yazımda bununla ilişkilendirdiğim hayatımın farklı bir döneminden bahsedeceğim.Kendi hayat
nehrimdeki suyun akışını değiştiren ,besleyen bana yolumu bulduran bu süreci paylaşarak
başlayacağım.Bu eski yazılarımdan aslında , o dönem için uzun zaman sonra ilk yazma denemelerimden ufak tefek değişiklik ve kısaltmalarla
tekrar paylaşıyorum.
Öncesi..
Durup kendimin bir Hint fakiri
olduğunu düşünüyorum ..Öyle fakirim ki ,şaşırtmıyor beni paranın
yeşili..Artık özgürüm,öyle yalnızım ki…Kutsal melekler ısırır şaadet
parmağımdan , cüzzam olmuş bedenimden bir parmak düşer kanalizasyon
ızgarasının derinliklerine doğru..
Koşturan
ayakkabıların betonla buluştuğunda çıkardığı
ses tek bildiğim ninni olur
geceleri uyurken.Sokaklar ah o sokaklar , tüm sokaklar benim evimdir Çöpten
bulduğum 2010 tarihli gazetenin sür manşet başlığını okurum
sokak lambası ışığında ..Yolda yürürken gördüğüm beyaz eşya mağazasındaki büyüklü
küçüklü TVlerin aynı programı yayınlayan görüntüsü takılır gözüme…Ünlü
konuğa hayattaki başarısının neye borçlu olduğu sorulur?Ben de zihnimden
cevaplarım kendimce..Başarı,hayat ,yaşamak ,nefes almak.. Bu kavramlar
üzerine düşünürüm .Düşünen bir insanımdır esasen.
Hayatımın sonsuz parçalı
puzzlenı çözmeye niyetlenirim ..Çerçevesini tamamlamanın sevincine kendime bir
kadeh şarap ısmarladığımı hayal eder, boş bardağımı havaya kaldırırım hayatın
şerefine..
Yağmur yağar, rengarenk bir damla
düşer alnıma.. Belki de bu benim alın yazımdır kim bilir?Kaderciliğin
bazen en yakın çıkış kapısı olduğunu düşünür, yolumu daha da uzatırım..
Yoldayım hala yollarda paramparça
ama bir bütün olarak …
Suresince ve sonrasi..
Kozasını
yırtan ,mevsimi gelmesine rağmen çıkamayan bir kelebek..Kafasını dışarı
uzatmaktan da korkmayan ,çekinmeyen..
Koca bir hafta ,bir o kadar
yavaş akan zaman ,yıllardır içimde büyüttüğüm ana / babası
belli olan/ olmayan çocuklarımla tanışmak ister gibi..Kimisini iyi ,kimisini
kötü yetiştirdiğim, yetiştirmeye zorlandığım..O çocuklar çıktı dışarı teker
teker . İçimde sadece kış değil, 4 mevsim uykusuna yatırdığım o
çocuklar kim bilir kaç yaşındaydı ? Onlarla benim de tanışmamın vakti geldi de geçiyordu. Daha ne kadar saklayabilirdim ki,
daha ne kadar uyutabilirdim .Ben ‘uyusun
da büyüsün ninni dedikçe onlar uyuyor , daha da çok büyüyorlardı ilerde
sebep olacakları kötü şeyleri
bilerek /bilmeyerek.Dış dünyaya onları bırakmalı ya da iç dünyamda kabul
edip kendi içimde özgürleşmelerine , dönüşmelerine izin vermeliydim..Bazıları çıktı,
kimisiyle vedalaştım, kimisini tam olarak bırakamadım ..Ayrılırken üzüntüden
çok huzur,mutluluk duyguları kaldı damağımda..
Şimdi o kelebek dışarıda özgürlüğe doğru
kanat çırpıyor kanatlarından akan gökkuşağının renkleri başka grileşmiş hayatlara renk katıyor ,
her hayata bir bahar estiriyor …
*Girişte alıntıladığım söze ben baya kendi yorumumu da katıp çevirmişim hatırladığım kadarıyla blogu okuyan bir arkadaş paylaştı daha uygun bir çeviriyle ''Ve bir tomurcukta sımsıkı kalma riskinin, çiçek açma riskinden çok daha acı verdiği gün geldi....''Anais Nin
*Girişte alıntıladığım söze ben baya kendi yorumumu da katıp çevirmişim hatırladığım kadarıyla blogu okuyan bir arkadaş paylaştı daha uygun bir çeviriyle ''Ve bir tomurcukta sımsıkı kalma riskinin, çiçek açma riskinden çok daha acı verdiği gün geldi....''Anais Nin
**Bir Jam varmış derken bahsettiğim Jam katıldığım Anadolu Jam adında bir gençlik buluşması detaylar http://www.anadolujam.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder