Yolda
yürürken apartmanların arasından başka bir apartman göz kırpar.Diğer
apartmanlara girer gibi girersiniz içine.Apartmanın dikeyliğinde gideceğiniz kata asansörle yükselir belki de yavaştan merdivenleri kullanırsınız nefes
alışverişlerinize kalp atışlarınızın sesi karışarak. Kapalı kapıların ardındaki
başka başka hikayelerin komşusu olursunuz bir süre.Sonra aradığınız kapıya gelirsiniz. Zile basarsınız.Zilin
sesi kulağınızdan içeri girer girmez başlar eşik cini konuşmaya.Size daha önce hiç düşünüp düşlemediğiniz belki de cevabından emin olduğunuzu
sandığınız sorular yöneltir. Şaşıp kaldığınız biran kapı açılır. Ev sahibinin güler yüzü karşılar
sizi. Bu arada ayakkabılarınızı çıkarmayı unutmayın. İngilizce ‘’İf I were in
your shoes ‘’ derler ya hani ben senin
ayakkabının içinde olsam (yerinde olsam)
anlamında..İşte kendinize biçtiğiniz ya da size biçilen o bir çift ayakkabıyı bir süre dışarıda bırakın.
Yalın ayaklarınız , renkli renksiz, yeni eski ,yırtık sökük çoraplarınız
ev terliğiyle buluşsun ya da öylece kalsın. Bilinmez bir hikayeye doğru
bir adım atın.Mevcut hayat hikayenize bir de ev terlikleri ya da o ayak
hallerinizin içinden bakmayı deneyin bir
de…Bu yeni mekan
içinde kurulmuş çemberde yerinizi alın.İsteyenler
hikayesi olan paylaşmak istedikleri yiyecek ve atıştırmalıkları getirsin ortak sofraya.Açılsın
çemberimiz .Kendimize ve birbirimize can
kulağı verelim Hikayelerimiz birbiriyle buluşsun.Oradan
yeni bir hikayeyi düşleyelim.Kendi gerçekliğimiz ile bağ kurup anlatılan hikayelerde başka bir ben bulalım.Ortaklıklarımızı
keşfederken farklılıklarımızı ve
biricikliğimizi de kutlayalım.Hayal dünyasının sonsuzluğu ve sınırsızlığında
oyunbaz çocuk hallerimizle dolaşalım.Bu devam eder gider…En iyisi bu
Çarşamba Alsancak’daki bir evde buluşalım da bakalım bu
buluşma bizi nereye götürüyor ,hep
beraber görelim .Homemade Tales buluşmaları başlasın !!!Facebook etkinliğine ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.